1 Temmuz 2011 Cuma

Yeşilin en güzel tonu, nerede?

Zorlandığımı kendime belli etmemek ne denli yorucuymuş.
Sen farkındasın, ben de. Aslında düşüncesiz farkındalıktan kaynaklanıyor bu dengesiz gücüm.
Anlatıyorum seni alıp karşıma. Saatler, günler alıyor her defasında.
Yeniden, en baştan, satırın değil paragrafın başından alarak yineliyorum. Duyuyorsun, bakıp onaylıyorsun. Sessiz kalmayı sen seçiyorsun, senin sessizliğin bana ikincil gürültü olarak dönüyor, anlıyorum.

Ama zorlanıyorum bir yerden sonra. Yetersizlik veyahut geçimsizlik en olmadı yoksunluk geliyor peşinden, peşimden. Bok sürdürtmüyorum yiğitliğime. Amazonum anadan doğma.

Şimdi en güzeli, o kadehin son yudumundaki şekerde gizli.
Boğazından akarken yüzünü gülümseten o sütte.

1 yorum:

  1. lirik anlatımlar, temasız sessizlik ve kapı gıcırtısını anımsatan yalnızlık, modern çağın şizoid sorunsalı. Yazının yapısökümden çok yeniden (re) bir araya getirilmesi gerekiyor sanırım eh ben bunun için yaşlandım ama ak sakallı dede tadında söylemek isterim ki aslında son sanılan bilinenin aksine bir sonuç değil yetersizliktir, biz bunu çoğu kez obje ve suje arasında ikincil olarak algılarız aksine aslolan bunun o içindeki kesişkesindedir. Sekanslarsak ; adam önce kadının gözlerine sonra da kadının önünde duran bardağa bakar kadının bardağı yarıdan biraz azdır, ne düşünürler? Bir son mu bir başlangıç mı! İşte aslında biz bu düşünceye şekerleme deriz.

    YanıtlaSil