28 Temmuz 2013 Pazar

Bir soran olursa, söylemek isterim.





Nefesini ağaçlara verdi.
Uzunca, uzayabildiğince ileri baktı. Dağların yamaçlarının altında görülmeyen en dibe doğru.
Yutkundu. Bardaktaki son damlayı da içti. Yeniden kafayı kaldırdı.
Omuzları dik, rengi kumral uzunca bir adam.

Saçları çok güzel.
Biraz dalgalı, biraz engebeli ama güzel.

Suyun aksinde kendine baktı. Dalgın gözlerinin içinden balıklar geçti, kocaman bir balık sürüsü.
Düşen bir minik yaprağa takıldı bakışı. Doğrudan. Onu takip etti. Hala hiç ses çıkarmadan.
Sabitlenmiş gibi durdu. Yine uzunca bir süre. Sigarasını yaktı, içti. Duman çıkamadı içinden,
Öylece kaldı.

Soyundu. Ellerini gördüm. Ellerinin altındaki çizgileri ve tırnaklarını, sigara tutarken.
Ayaklarını gördüm sonra.
Hafif kemikli ama oldukça kişilikli ayaklarını.
Uzattı bana doğru, dosdoğru. Tabanlarını gördüm. Yürümekten yorulmuş, dinlenen tabanlarını.

Çok yıldız vardı o gece. Her gece olandan daha çoktu.
Sırtüstü uzandık yere, sırtımızın altı toprak.
Ben saymıyordum, ama o sayıyordu yıldızları. Birer ikişer, emindim.
Ben sadece izliyordum. Bakışlarımdaki keskin ifadeden anlaşılıyordu rahatça.

Ellerimi ceplerimden çıkardım. Ellerimin de toprağı koklamasına hakkı vardı.
Dokundum. Aynı toprağın aynı kısmında aynı şekilde "dokunuyorduk".
Sessizliğin içindeki her bir fısıltıya tepki veriyordu reflekslerim. Şeklini bozmadan.
Aklımı gönderiyordum, bakıp gelsin diye. Yol uzun değildi. Kısalmıştı.

Dolunay vardı o gece.
Sabaha dek sürdü seramonisi.
Hiç ses çıkarmadan.

İyot kokusu çok derindi, dolunaydan. Herşey ondan, hepsi ondan.
Bende fazla ses çıkarmadım.
Birkaç hışırtı işte, yoklukta.
"Geçmişten gelen, günümüze geçmiş ufak kötü alışkanlıklar." diye geçiştirdim.

Aslında ben hep geçiştirdim.
Basit olan gerçektir dedim, az olan da her zaman fazla.



b'2307



 

18 Temmuz 2013 Perşembe

İnsan-lık


İç'ler çok karışık. Kalp'ler kırık, dökük.
Acı, her yerde.
Barış, daimi umut.
Sabır, mevzu bahis. 

Yutkunarak da olsa.



Joakin Lopez & Osvaldo Jorge


b'1707