26 Mayıs 2011 Perşembe

When i was a child..

Yutkunuyorum da
Tüylerim de dikiliyor.
Hatırlıyorum hayal meyal bazı ayrıntıları, yine fonda tam da bu şarkı çalarken.
İlk gençlik yada bir seviye üstü. Benim için çizgi demek az buçuk, biraz da çiçek kokusu.
Sonra tozlu raflar, yarım şişeler hatta boş şişeler.
Susuz uyanılan sabahlar bazen yatılmadan uyanılan gece sonları.
Yaşlar çok acayip, enerjiler çok başka. Düşüncenin yaratımları, tonları çok baskın.
Dinlerdik o zaman, duymazdık. Dinlerdik. Geçerken kulağımıza kesilmezdi dostların sözleri, biz bizzat hem bakar, hem dinlerdik.
Eskisinden da basit lakin daha şeffaftı herşey. Zaman geçti, günler bitti, şeffaflık artık iççamaşırından bile kalktı. Hepimizin koca duvarlı surları var. Yumurta akı ile yapıştırılmış diye söylentileri var, doğrudur.

Her yaşta okunan bir kitap bir dize vs vardır. Yoksa olmalıdır da, bu şarkı da odur.


15 Mayıs 2011 Pazar

Ah! Deniz olayım!


Üzülerek yineliyorum tüm gün içimden geçirdiklerimi.
Zaman tam bir hıyar. Gitmek çok zor, özlemek artık kifayetsiz kalıyor her defasında.
Birinin sana yakın olmasını bilirsin, hani dosttur veyahut sadece "biri"dir sıfatı yoktur, önemli değil.
Onsuz geçirdiğin zamanlarda enerji kaybı yaşanıyorsa, eksilmek denmez ama tamamlanmadığını düşünüyorsan, bunu hem gönül hem mantık süzüyor ve tek bir noktada buluşuluyorsa, o gitmemeli.
Tüm denklemler kadar realist bir durum bu.
Dünyanın bir ucu orada kalsın, burası da oraya göre bir uç nasıl olsa.
Bu sefer artık kavradım diyorum, her defasında daha çok yükleniyormuş insana.
Şimdi onu farkettim. Az önce.
Galiba yaşam aktıkça, bir yerlerden vazgeçip odaklar şaştıkça insan değeri daha çok bilinir oluyor.
Çıkardığım günahlarım çok, lakin geç de olsa anladım. Üstelik daha fazla vakit kaybetmeden, kısa yoldan.

Herşeyin bir nedeni oluyor elbet. Ama çok özleniyorsun be arkadaşım sende!

8 Mayıs 2011 Pazar

Bir tek ben miyim böyle düşünen?



Artık uzlaşmak istiyorum.
Varlıklar yokluklarla karşılaşsın, ne olacaksa olsun.
Göze alabildiklerim, alamadıklarımla çiftleşsin.
Yeni olasılıklar doğsun, içlerinden bir tanesinin yavrusu bana gelsin.
Tüm kadınlığımı, doğamı hatta hatta gözlerimi önüne sereyim.
Artık sükunet hüküm sürsün bu cephede. Önüme kattıklarım ardımdan gelmesin.
Susuzluğumu da unutayım, tepkisizliklerimi de.
Sadece yol olsun. Engin, alabildiğine.
Ellerimle yakacağım o ateşi, belki şarkı da söylerim eşzamanlı.
Tutkularımı başucuma alayım. Sersenişler ise lavabo deliklerinde kalsın.
Geleceksen haber ver, kapıya sereyim üstümdekileri başımdakileri,
Yüzüme takayım gülümsememi,
Ellerimi hazırlayayım ellerine,
Hatta belki o beyaz elbisemi giyer öylece dururum, sen beni görene dek.

Fonda çalar bir mırıltı, belki bir udun tellerinden.
Ayaklarım çıplak, tabanlarım pembe.


b'0805