5 Haziran 2011 Pazar

Denklem

Nefes nefese uyanıyorum, kan-ter içinde sırılsıklam olmuşum. Kafam bir kazan, kalbim yerinden fırlamaya hazır. Odam karanlık. Işıkta uyuyamam ben. Sokak lambasını bile perdeyle örtmüşüm, o derece. Gözümün karanlığa alışmasına izin veriyorum birkaç saniye. Hem diyorum, durup düşünürüm bu sayede, ne güzel.
İçimin cız ettiğini halen titreyen ellerimden anladım. Karanlıkta bile o kadar net ki titremesi. Sanki başkasının bir parçasıymış gibi, bana ait değil, aksine hiç olmamış gibi bakıyorum. O derece inandırabiliyorum kendimi.
Kokular birbirine karışmış, yatak dolanmış..sesler artık sadece bir uğultu.
İstemsiz kas hareketleri bedenimi ele geçirmiş çoktan. Her yerim aynı.
Yüzüm, ellerim, ayaklarımın içi. Hepsi aynı.

Avareyim, boş zamanlarımı yaşadığım her anımda avareyim.
Düşünüyorum, yine avareyim.

Sorup duruyorlar, cevap alamayıp çekip gidiyorlar.
Kalın diyemiyorum, "çayım var hem, ne güzel sohbet ederiz" diyemiyorum.
Gözlerime bakıp gidiyorlar birer ikişer.
Akan birşeyler var gözlerimden, yaş değil. Bir sızıntı. Gaz sızıntısı gibi. Engelliyorum, becerebildiğimi sanarak. Belki bazen oluyordur ha? ben farketmiyorumdur hani.

Denize soracağım. Kıyısında yer açıp kendime, bir kadeh de onun önüne koyacağım.
Sorup söyleyeceğim. Bitene kadar. Ne nerede biterse o yere kadar.
Hem kumları serin tutar kadehimi, belli mi olur. Ellerimi de sıcak tutar aynı zamanda.

1 yorum:

  1. biraz alışverişe çıksan hiç fena olmayacak gibi duruyor.

    YanıtlaSil