12 Şubat 2011 Cumartesi

aidiyet sorunsalı

kimsenin bir suçu veyahut günahı yoktu. sen yaptın, ondan oldu.
karşıma çıkıp dersen "ben kendimi hiçbir yere ait hissetmiyorum" diye, sormazlar mı sana, "bre ademoğlu niçin seçmedin, neden bulmadın yerini?" diye. Sorarlar tabi.
tembellik, umursamazlık artık genel hal olmuş, belli. yazık değil mi peki sana?
geldin gidiyorsun işte...
zamanın oyunlarıyla çerçeveli ömründe "e ee?" lerle sıkışmış cümleler yeter mi peki? kendini kaptırdın mı bir kere, zor ayılır, zor uyanırsın.

yetmiyor diyorsun bana. bu dünya, bu geceler, bu günler, bu çiçekler, bu koku! cevap olmuyor artık sorularıma.
silkelenmeli, dirilmeli daha doğrusu risk almalı insan. madem yetmiyor bunlar sana, küfrü basıp çek git yoluna!
eski saçmalıklar da yok artık, ömrün yarısına 5 kala olmuşsun. en son ne zaman denedin acaba?
biri de çıkıp karşıma bana sorsa, olgunlaşmanın en boktan yanı ne diye; yüksek ihtimalle o "gözü kara" zamanların noksanlığı derim. vallahi derim. bir sebebi var elbet. doğa anne gereği, herşeyin bir nedeni olduğu gibi, bunun da var elbet.

"Düşünme! Arzu et sade.
Bak, böcekler de öyle yapıyor." (O. Veli)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder