26 Mart 2011 Cumartesi

* no'lu oda

Yerleşebilen insanlara özenmişimdir oldum olası. Bir türlü o evreye nail olamadım, aynı evde oturmama rağmen. Kolilerimde 2.derece kurtarılacak önemde eşyalarım, çalışma masamda tuhaf zamanlardan kalma birbirinden egzantrik nesneler. Bakıp hatırlayamamak daha trajikomik.
Çantalarım, bir komut ile kendini yüklemeye dünden razı. Hatta mental olarak zaten yüklüyüz imajındalar.
Oldukça samimi ortamda bir o kadar uzakta.

Sıraya koydum,
Dışarı sarkıp odamı silkeleyeceğim. Ucundan hafifçe tutarak, akıp gitmelerini izleyeceğim. Aynı zamanda hızlıca savurarak.
Herşeyin boşalmasını izlemek istiyorum. Rüzgar olursa işim kolaylaşır, olmazsa da canı sağolsun. İyice yorulmadan içeri almayacağım. O mis kokusuna tekrar bürünmesi, renklerin geri gelmesi, ağırlıkların azaltılması şart.

Hepsinin altında nefes almaya çalışmak çok sapıkça. Bünyemde delikler açıldığını hissediyorum. Galiba güvegiller artık beni kemiriyor!
Alanlar yaratmak lazım, yaşanacak. Sahiplerinin ben olduğuma onları inandırmam lazım. Başı boş dolaşmamaları gerektiğini, kime ve neye ait olduklarını bilmeleri lazım.
Yüksek gerilimlere mahal vermeden, sessizce öğretmek lazım.

Belki bu şekilde baharın geldiğine, gelmek istediğine inanabilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder